Necati Celal Çatal Hoca Yazdı ; “YALANCI”…

YALANCI
Bugün TBMM’sinin kuruluşunun 100. Yılı. Malum durum nedeniyle evden çıkılamadığı bu günlerde bu güzel günü kutlamak amacıyla evime bayrağımı astım ve kutlama mesajı yayımladım.
Altına beğeniler ve yorumlar geliyor ben de bunları okumaktan büyük zevk alıyordum.


Adını tam olarak yazmıyorum. İsminin baş harfleri A.G. Fotografımın altına dört ayrı yorum yapmış. 1.Yorum: “Bu huzurevi inşaatı ne oldu sayin abim.”
2.Yorum: “Ben yaşlanınca orada kalcam.”
3. “Size inanmıyorum artık temel çürüdü”
4.Yorum: “Siz yalancısınız”


Sizinde tahmin ettiğiniz gibi ilk 3 yorum mantıklı ama 4. Yorum hakaret içeriyor. Basın yolu ile tüm dünyaya açık olduğundan cezası da fazla. Oturup cezai durumunu inceledim.
29.06.2005-5377/15. (Değişiklik) Madde gereğince cezası 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve para cezası.


Şimdi ben ne yapmalıyım. On binlerce kişi bana “yalancı” dendiğini görecek. Beni tanıyanlar buna inanmayacak ama tanımayanlar inanacaklardır. Ben hem gazete de yazarak hem de kitaplar yazarak insanları doğruluğa, adalete, saygıya davet eden birisiyim. Ben yalancı isem bu yazılarıma kimse inanmayacak, boşuna hem kendi zamanımı öldürüyor hem de sizlerin zamanınızı öldürmüş olmuyor muyum?


Peki, ne yapayım. Mahkemeye verip cezalandırayım mı?
Acaba haklılık payı var mı?


Defalarca yazdım ama konuyu bir defa daha özetleyecek olursam:
1994 yılında mahallemize bir cami yapmaya karar verdik. Daha önce millet gücüyle bir ilkokul bir cami yaptırdığımı(Önderlik ettiğimi) bilen komşularım bu yükü bana yüklediler. O zamanda devlet memurları dernek üyesi olamıyorlardı. Kurucu memur olmayan 7 kişi bulmak zorundaydım. Buldum. Bunlardan bir tanesi de İlçenin zenginlerindendi. O ağabeyimi dernek başkanı yaptım. O işinin başında idi. Diğer arkadaşlarımla birlikte dersten çıktıkça köylerden çeltik, buğday toplayarak camiyi bitirip hizmete açtık. Bu Ağabeyim 2002 yılından 2013 yılına kadar aynı şekilde “huzurevi yapalım” teklifinde bulunuyordu. Gerekli ön çalışmaları yapmama rağmen çok para istediğinden işin içinden çıkamam korkusuyla başlamadım.


2013 yılında İlçemiz Kaymakamı Sayın Bilal Bozdemir’in desteği ile dernek kurup faaliyete başladık. Kaymakam Bey, arsa işini temin etti. 2016 yılında temelini attık. O günlerde ülke genelinde başlayan ekonomik krizler nedeniyle bağış yapmaya söz verenler, gereken yardımları yapamadılar veya vaatlerinin tamamını yapamadılar. İnşaat durdu. İnşaat dururken yardımlarda haklı olarak gelmedi. Biz millet olarak binayı anahtar teslimi yapıp devlete teslim edeceğiz, devlet hizmete açacaktı.


Devlet aslında huzurevlerine sıcak bakmıyor. Evde bakım daha ucuza geliyor. Bir yaşlının devlete parasal yükü aylık 5 000TL ama evde yakınına 1400 TL verip işi bitiriyor.


Biz attığımız temelin çürümemesi için uğraşırken; Milletvekilimiz Sayın Nazım Maviş ve Belediye Başkanımız Sayın Şefik Çakıcı “Bu inşaat tamamlanmalı ve hizmete açılmalı, bu inşaatın yarım kalması hem bizim için hem de Boyabat için iyi olmaz” dediler ve dört elle işi ele aldılar.


İlk iş olarak Belediye Başkanımız 50 ton demiri getirip inşaat alanına yıktı. Milletvekilimiz Bakanlıkla iletişime geçip Devlet- Millet işbirliği ile yapılmasını gerçekleştirdi. Ancak devlet çok katlı huzur evi istemiyor. Yaşlılarımızın daha rahat yaşaması , onları kendi evlerindeymiş gibi yaşamaları için 2 katlı olmasını istiyor.

Bunun için yeni planlar çizildi.


Virus nedeniyle bir yerden bir yere gidilemiyor. 5 Nisan da İstanbul’a gidecektik. Bir iş adamımız inşaatın tamamını yaparım demişti. Ancak gidemedik. Şu anda 145 000TL paramız ve 60 ton demirimiz var. Planlar onaylandıktan sonra inşaata başlanacak.
Ben hep olanları halkımızı bilgilendirmek için paylaşıyorum ama bazı akılda olmayan nedenlerden dolayı gerçekleşemiyor.

Ben A.G. nin dediği gibi yalancı durumuna düşüyorum On milyon liralık bir proje, elimde olan bir şey değil. Para işi. Vatandaş haklı. Dernek üyelerimizden 50 Bin lira sözü veren 3 üyemiz bu ara rahmetlik oldu, bir üyemiz yoğun bakımda. Burada kalmak için her gördüğünde ne zaman tamamlanacak diyen bir yaşlımız rahmetlik oldu. Daha bir hafta önce Sinop Huzurevinde kalan bir yaşlımız telefon açarak daha bitmedi mi diye soruyor.

3 yıldır depresyon ilacı kullandım sırf bu proje yüzünden.


Şimdi soruyorum ben gerçekten “YALANCI MIYIM?”


Vatandaş haklı mı, yoksa vatandaşı mahkemeye verip hakaretten içeri attırayım, aldığım tazminat parasını inşaat başlayınca huzurevine mi harcayayım?
Sizin fikrinizi bilmem ama ben vatandaşın samimi olduğuna inanıyorum, onun inşaatın bitmesini istediğine inanıyorum, ilk yorumu saygılı olduğu için onu af ediyor hak veriyorum. Onunda bana hak vererek yorumunun altına özür yorumunu bekliyorum.
Bu konuda herkesin üzerine düşen görevi yapmasını, şayet elinde imkânları varken bu yolda yardım etmeyenler varsa ;onları da YÜCE ALLAH’A şikayet ediyorum.

Share
Boyabat Gündemi hakkında 18296 makale
Boyabat Gündemi

1 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.