Nazım Maviş, TBMM’deki İlk Konuşmasında Terörü Anlattı..

AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş TBMM kürsüsünden ilk konuşmasını yaptı. HDP’li vekillerin terör bölgesinde yaşanan çocuk ölümlerinin araştırılmasıyla ilgili verdikleri önergenin tartışıldığı bölümde kürsüye çıkarak önergenin aleyhinde konuşan Maviş’in konuşması zaman zaman alkışlara kesildi.

İlk Kez Boyabat Bülteni'nde: Nazım Maviş, TBMM’deki İlk Konuşmasında Terörü Anlattı

AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş TBMM kürsüsünden ilk konuşmasını yaptı. HDP’li vekillerin terör bölgesinde yaşanan çocuk ölümlerinin araştırılmasıyla ilgili verdikleri önergenin tartışıldığı bölümde kürsüye çıkarak önergenin aleyhinde konuşan Maviş’in konuşması zaman zaman alkışlara kesildi.

İLK KONUŞMADAN TAM PUAN ALDI
24 Aralık 2015 Perşembe günü akşam saatlerinde kürsüye çıkan AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş’in konuşması on dakika sürdü. Konuşmasını tamamlayarak yerine oturan Maviş’i AK Parti TBMM Grup Başkanvekilleri başta olmak üzere çok sayıda milletvekili tebrik etti.

İLK KONUŞMASINDA ÇOCUKLARI VURAN TERÖRÜ ANLATTI
AK Parti Sinop Milletvekili Nazım Maviş TBMM’deki ilk konuşmasında terörü anlattı. PKK’nın çocuklara verdiği zararları, dağa kaçırdığı çocukları, PKK şiddetiyle hayatını kaybeden çocukları anlatan Maviş, konuyla ilgili sayısal verilerde paylaştı.

İşte Sinop Milletvekili Nazım Maviş’in konuşma metni.
NAZIM MAVİŞ: Sayın Divan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Şiddet ortamının çocuklar üzerindeki etkisini tartışmak üzere bir önerge verildi. Burada, şiddet ortamıyla ilgili dikkat çekilmesi gereken birinci husus, terör örgütünün oluşturduğu şiddet sarmalıdır. Terör örgütü PKK ulusal ve uluslararası kamuoyunu yanıltmak, güvenlik güçlerinin sivilleri ve çocukları hedef aldığı algısını oluşturmak amacıyla şehir eylemlerinde 18 yaş altı çocuk ve gençleri ön saflarda kullanmaya çalışmaktadır. Emniyet ve Jandarma kayıtlarına göre 14 Ağustos 2013’ten 31 Aralık 2013’e kadar, 13 yaşında 3; 14 yaşında 8; 15 yaşında 23; 16 yaşında 46; 17 yaşında ise 60 çocuk olmak üzere, toplam 140 çocuğun PKK tarafından kaçırıldığına dair başvuru yapılmıştır. Geçen yıl ise, 12 yaşında 10; 13 yaşında 29; 14 yaşında 73; 15 yaşında 155; 16 yaşında 293; 17 yaşında 423 çocuk olmak üzere 983 çocuk için Emniyet veya Jandarmaya aileleri tarafından başvuru yapılmıştır. Bu yıl, 14 Ağustosa kadar da 12 yaşında 5; 13 yaşında 25; 14 yaşında 57; 15 yaşında 166; 16 yaşında 224; 17 yaşında 452; toplamda 929 çocuk için yakınları tarafından “Çocuğumuzu terör örgütü PKK kaçırdı.” şeklinde güvenlik güçlerine başvuru yapılmıştır. Buna göre, son iki yılda terör örgütü PKK’nın 18 yaşından küçük toplam 2.052 çocuğu kandırarak dağa kaçırdığı yönünde emniyet ve jandarma güçlerine başvuru gerçekleşmiştir.
Öte yandan, 14 Ağustos 2013 ile 14 Ağustos 2015 arasında, 12 yaşında 5, 13 yaşında 18, 14 yaşında 29, 15 yaşında 65, 16 yaşında 122, 17 yaşında 180 olmak üzere 419 çocuk ise PKK’dan kaçarak güvenlik güçlerine teslim olmuştur. Terör örgütü PKK’nın çocukları kaçırarak bir süre eğitim verdikten sonra güvenlik güçlerine yönelik saldırılarda aktif olarak kullandığı, uluslararası raporlarda da yer almıştır. Ulusal ve uluslararası raporlar ve makalelerden derlenen bilgiye göre, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, 1 Haziran 2010’da yayımladığı açıklamada, PKK saflarında çocuk savaşçıların yer aldığı yönünde çıkan haberlerden duydukları endişeyi belirtmiştir.
Biz, TBMM’de gerçeğin ters yüz edildiği bir tabloyla karşı karşıyayız. Bütün bu rakamlar ortadayken, ne yazık ki burada gerçeğin ters yüz edildiği bir tablo karşımızda durmaktadır. Tarihte başka bir örneği var mıdır bilmiyorum, eylem ve söylemleri bu kadar çelişkili, şiddeti bir araç hâline getirmiş ve şiddeti kınamaktan uzak bir kesim, hayatı durdurmak, gürültü yaparak bile olsa hayatı çekilmez hâle getirmeyi kendisi için şiar edinmiş bir kesim, bir taraftan şiddeti kınadığını söylüyor; bir taraftan da çocukların şiddet altında karşı karşıya kaldığı durumu konu edinip öbür taraftan PKK ve terör örgütünün çocuk istismarına dönük bir tek cümle etmiyor. Türkiyelileşme hedefini ilan ettiği hâlde, Türkiye’yle arasına hendek kazan, bırakın Kürtlerle Türklerin kardeşliğini savunan başka bir zihniyet var mıdır? Devleti, kendisinden olmayana yaşam hakkı tanımamakla itham edip kendisinden olmayan Kürtlere dahi yaşam hakkı tanımayan başka bir zihniyet var mıdır?
Bakın, 6-7-8 Ekim olaylarından sonra arkadaşlarımızla beraber bölgede yaşanan olayları gözlemlemek üzere 11 tane ile gittik. Van’a gittim. Birinci dükkân PKK’lı teröristler tarafından yakılmış, ikinci dükkân atlanılmış. Neden? Birinci dükkân AK PARTİ’ye oy veren seçmenlerden oluşuyor, ikinci dükkân HDP’ye oy veren seçmenlerden oluşuyor. Öbür taraftan, büyük Kürt âlimi olan Bediüzzaman Saidi Kürdi’nin hatırasını yaşatmak üzere Van’da inşa edilen Med Zehra Külliyesi’nin inşaatı yakılmış, karşısında yine devletin imkânlarıyla, Hükûmetimizin imkânlarıyla, SODES imkânlarıyla Kürt çocuklarının eğitim görmesi, kendi inançlarını öğrenmesi için inşa edilen Kur’an kursu yakılmış, o Kur’an kursunun içerisindeki Hadis Külliyatı, Tefsir Külliyatı yerlere atılmıştı.
AHMET YILDIRIM (Muş) – Polisten mi aldın bu bilgiyi?
NAZIM MAVİŞ (Devamla) – Çocuk eğitiminden, çocukların özgür ve güvenli bir ortamda eğitim almasından söz edeceksek, önce bunların sorgulamasını çok iyi yapmamız lazım. Aynı şekilde eğer çocuklara şiddetten bahsedeceksek, kafası parçalanarak öldürülen Yasin Börü’yü HDP’li arkadaşlarımız da bu kürsüden aynı şekilde anmalı, anabilmelidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kendisinin devletin zulümlerinin bir sonucu olduğunu söyleyen ama hendek savaşının sonucu olarak ortaya çıkan yıkımların ve ölümlerin sorumlusu olmadığını iddia eden, halka tehdit mektubuyla kepenk kapattırıp konuyu “Halk Hükûmete tepki için demokratik eylem yaptı, kepenk kapattı.” diye haber yapan başka bir zihniyet var mı Allah aşkına? Biraz önce konuşan sevgili hatip burada bazı isimlerden bahsetti, ben de bahsedeceğim. Elif Şimşek, Diyarbakır Bismil ilçesinde…
ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) – Çok net biliyoruz, biz gördük, gördük!
NAZIM MAVİŞ (Devamla) – …9 yaşındaydı, PKK roketiyle öldürüldü. Fırat Simpil, Diyarbakır Silvan ilçesinde, daha 13 yaşında, evinin önüne döşenen mayının patlamasıyla öldürüldü. Hasan Yılmaz, PKK’nın Silvan’da hendeğe koyduğu bombanın patlaması sonucu 9 yaşındaki Hasan Yılmaz katledildi.
AHMET YILDIRIM (Muş) – Yalan, yalan!
NAZIM MAVİŞ (Devamla) – Çocukları dağa götürülen aileler aylarca Diyarbakır’da eylem yaptı, çocuklarının geri gönderilmesini istediler, kovuldular, tehdit edildiler ama kimse seslerini duymadı. O gün bu sese kulak verseydik, bugün bu süreci yaşamıyor olurduk. Bugün hendekler yüzünden çocuklar okula gitmiyor, hendekler yüzünden çocuklar ölüyor, sırf Kürtlerin mağduriyeti üzerinden güç, itibar, taraftar kazanmak için o çocukları ataşe atanlar ve öldürülmesine sessiz kalanların sorumlulukları, vebali olduğunu buradan hatırlatmak istiyorum. Hiçbir ana, hiçbir baba çocuğunu bir gün öldürülecek diye büyütmez. Kendi boylarından daha uzun silahları çocukların omuzlarına yerleştirenleri, çocukların omuzlarına yerleştiren zihniyeti, okulda olması gereken çocukları hendekler arkasında ölüme gönderenleri, ölecek çocuklar üzerinden toplumsal gerilim çıkarmaya çalışanları hepimiz çok açık ve net bir şekilde görüyoruz.
Murat, Sur’da Dabanoğlu mahallesinde oturuyor. 30 yaşında ve 2 çocuğu var. İlköğretim 1’inci sınıf öğrencisi kızının, her dışarı çıkışında bacaklarına sarılıp “Baba gitme, mayın patlar, ölürsün” dediğini anlatıyor. Ona göre… “Mayın, patlama, roket” ifadelerini küçük kızının kelime dağarcığına sokanlar bu meselede hiç mi suçlu değil? Silvan’da sokağa koyduğunuz mayınla bedenini parçaladığınız Fırat Simbil’i devlet mi öldürdü? Bismil’de attığınız roketle kafasını kopardığınız Elif’i devlet mi öldürdü? PKK’nın hendek kazıp savaşı şehre taşımaya çalıştığı bir yerde, savaşı şehre taşımadığınız bir yerde operasyon var mı, ölüm var mı? Çocukları dağa götürüp savaşa alet eden devlet mi? Devletin silahlı çocuk savaşçısı mı var? Eğer bugün, şiddet ortamında çocukların yaşadığı olumsuzlukları konuşacaksak önce bunları konuşmamız lazım. Önce, boylarından büyük silahları taşımaya mecbur ettiğiniz çocuklara dönüp bakmanız ve utanmanız lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Önce, boylarından büyük silahları çocuklara verip ve o çocuklar üzerinden, o çocukları hendeklerin önüne koyarak uluslararası kamuoyunu Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı yönlendirmeye çalışan ve sizin burada kınamaktan çekindiğiniz PKK ve PKK’nın uzantısı örgütleri burada kınamanız lazım. Bunu kınamadığınız sürece, bunu kınayacak cesareti gösteremediğiniz sürece, bununla aranıza mesafe koyamadığınız sürece söyledikleriniz sadece gerçeği tersyüz etmekten ibarettir. Bizim de çocuklarımız var, herkesin çocukları var, Kürt anaların da, Türk anaların da, Kürt babaların da, Türk babaların da çocukları var. Önce siz, Kürtlerin haklarını koruduğunu iddia ederek Kürt çocukları ölüme gönderen PKK’yı kınama onurunu gösterin, ondan sonra bunları konuşacak zemini oluşturalım.
Bu duygularla, HDP’nin vermiş olduğu grup önerisinin aleyhinde olduğumu bildirir,  yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Boyabat Gündemi hakkında 18681 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın