Türkiye’ de artan terör belası, işsizlik ve de borç batağına 
saplanmış yapısı geleceğimizi tehdit ediyor…..
Ankara’da patlayan bombalar ardından basına uygulanan sansür…
Başbakan’ın televizyon kanalına çıkıp; “Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi var. Takip ediyorsunuz ama bunun öyle bir eylemi gerçekleştirme anına kadar müdahale edemiyorsunuz”
Zurnanın zırt dediği cümle bu olsa gerek..
İntihar eğilimi gösteren liste var ama müdahale edemiyoruz. Peki ne zaman müdahale edilecek eylemde yani canlı bomba hem kendini hem de etrafındaki insanları katlettikten sonra mı?
Bu cümle zaman ve zemin bakımından hiç söylenmemesi gereken ya da toplumun gözünün içine baka baka, göz göre göre, bile bile ölüm geldi mesajı verilmemeli idi…
Ama burada asıl sorgulanması gereken yayın yasağının neden getirildiği hususudur.
Bu konu basın camiasında ciddi bir tartışmanın fitilini ateşlemiştir…
İlerleyen süreçte, ölenler öldükten terör amacına ulaştıktan sonra gelen bu yasak neyi çözecek, hangi amaca hizmet edecektir? Sorgulanmasını istemedikleri durum ya da olay nedir?
Bir seçimin arifesinde sadece hükümet yetkilileri konuşacak, istedikleri mesajı verecek, basın susacaksa buna demokrasi demek ne kadar doğrudur?
Basın susuyorsa, köşeler bu konuda konuşmayacaksa bize sadece Ankara’da bombalar patladı çok sayıda ölü ve yaralı vara demek düşüyorsa…
Size de vatandaş olarak düşünmek kalıyor; her seçimin arifesinde bu ülkede neler oluyor? Kim ne yapmak istiyor? Türkiye neyin bedelini ödüyor?
Biz sustuk, siz susmayın saygılarımla…
Bir yanıt bırakın