İlyas Çiloğlu Yazdı ; Yüceleştirdiğimiz Cüceler …..Çocuklarımız….

YÜCELEŞTİRDİĞİMİZ CÜCELER …..ÇOCUKLARIMIZ….

Daha anne karnına düşer düşmez bir heyecandır başlar . Acaba kız mı olacak erkek mi ,kız olursa adı şu mu olsun bu mu olsun. erkek olursa adı şu mu olsun bu mu olsun diye senaryolar hazırlanır. Daha sonra Cinsiyeti belli olacak diye her ay doktorlara gidilir ,cinsiyeti belli olduktan sonra kız ise ona göre,erkek ise ona göre doğum hazırlıkları başlar.

Bu defada doğumun normal mı yada sezeryanla mı olması düşünülür. Doğum günü geldiğinde erkek ise kral, kız ise kraliçe odası gibi doğum odası hazırlanır ve çocuk dünyaya gelir.

Artık üzerine toz kondurulmaz gece gündüz onunla Yatılır onunla kalkılır yedi yirmi dört saat onunla vakit geçirilir, Bundan sonra da kırkı çıktı partisi yada mevlidi daha sonra dişi çıktı partisi yada mevlidi,daha sonra 1.yaşını doldurdu partisi yada mevlidi ve bu böyle devam eder gider.

Çünkü artık o evin ya kralı yada kraliçesidir. Artık yenmez yedirilir,içilmez içirilir, giyilmez giydirilir, Çeşit çeşit oyuncaklar,çeşit çeşit en güzel elbiseler en güzel ayakkabılar onun için alınır.

Onun hasta olmasına veya onun suratının asılmasına asla gönüller razı olmaz, onu hasta etmemek için geceler gündüz edilir,o üzülmesin o ağlamasın diye bir dediği iki edilmez, Onun eli sıcak sudan soğuk suya sokulmaz, o elbebek gül bebek yetiştirilir .

onu en güzel okullarda okutmak için her türlü eziyet ve zahmete katlanılır .Çünkü artık o evimizin kralı yada kraliçesidir. Hep şu sözü söyleriz ben yiyemedim o yesin,ben giyemedim o giysin,ben yaşayamadım o yaşasın.

Bu şekilde el bebek gül bebek yetiştirdiğimiz ciğer paremiz ömrümüzü verdiğimiz yavrularımız Ergenlik çağına geldiklerinde akli melekeleri oluşmaya başlar ve kendisinin artık bir birey olduğunu ve kendi ayaklarının üzerinde durabileceğini fark eder bizim kendini tanıma veya ergen olma olarak tanımladığımız bu fizikî ve ruhsal değişikliklerden sonra hoşlanma, aşk sevgi ve alâka duyma gibi hislerinde gelişmesi ile birlikte anne baba sevgisinin yanına birde karşı cinse ilgi duymaya başladıkları bir başka sevgi eklenir ki onun adına AŞK derler.

işte bu AŞK denilen sevgi öyle bir sevgidir ki onbeş yıl üzerine toz kondurmayan onu esen yelden bile kıskanan anne ve babanın sevgisinin önüne geçer.

Anne ve babanın onbeş yıl emek verip yetiştirdiği evladını ,elin kızı veya elin oğlu gelir onbeş dakikada onun kafasını çelerek duygu ve düşüncelerini alt-üst ederek anne ve baba sevgisinin önüne geçer.

Bu sevgi öyle bir sevgidir ki insanın aklını başından alır,deli divane eder.Hatta bazen anne ve baba ya bile düşman eder İşte şimdiye kadar evimizin kralı yada kraliçesi sandığımız o kral yada kraliçe (Başkasının kralı yada kraliçesi)olur gider. Cefasını siz çekersiniz çekersiniz,sefasını başkaları sürer.

Onun için çocuklarınızı el bebek gül bebek yetiştirmeyiniz ,onları hayatın normal akışına göre yetiştiririz bazen ağlasınlar bazen gülsünler,bazen üzülsünler bazen sevinsinler,bazen düşsünler bazende düştüğü yerden kalkmasını öğrensinler ki yarın sizden ayrılıp ayrı bir yuva kurduklarında ayakta durmasını öğrensinler aksi taktirde siz ölünceye kadar yine size yük olmaya devam ederler.

Sizin onlardan maddi ve manevî yardım bekleyeceğiniz bir dönemde sizin başınıza belâ olurlar..şimdiye kadar kral yada kraliçe olarak büyüttüğünüz o evladınız sizin ya düşmanınız yada katiliniz olabilirler .

ONLARI SEVİN AMA ASLA YÜCELEŞTİRMEYİN

Emekli İmam hatip İlyas Çiloğlu–(03.06.2020=

Share
Boyabat Gündemi hakkında 18294 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.