İlyas Çiloğlu Yazdı ; İnsanın Yaratılış Gayesi…


İnsanların dünyaya gelişlerinin ve bu kısa hayatlarının tek ve en önemli amacı Yüce Allah’a kul olmaktır. Kuran’da bu amaç şöyle bildirilir:


“Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi, 56)
Peki.. Allaha kul olmak ne demektir?
Yüce Allah’a kul olmak; O’nun varlığını ve birliğini kabul etmek, Onu gereği gibi tanıyıp takdir etmek, Odan başka İlah olmadığına iman etmek ve tüm yaşamını O’nun istediği biçimde şekillendirmek ve geçirmek demektir.


Peki, biz bu yaşam biçimini nereden öğreneceğiz?
Yüce Allah; Biz insanları bilgilendirmek için ilahi kitaplar ve bu kitaplardaki bilgileri bizlere açıklayacak elçiler(Peygamberler) göndermiştir. Bunun en son örneği olarak ilahi kitap olarak (Kuranı Kerimi) ve onu açıklayıcı elçi olarak ta (Hz Muhammed Mustafa S.A.V) i göndermiştir.

Öyle ise insanlar yaratılış amaçlarından habersiz değildirler. Yüce Allah kitapları ve elçileri vasıtasıyla onları bu gerçekten haberdar etmiş ve onlara izlemeleri gereken doğru yolu göstermiştir. Onlara öğüt almaları ve bu emirlere uymaları için de bir ömür boyu süre vermiştir.


Allah’a kulluk etmeleri için yaratılmış olan insanların bunu nasıl yapacakları Kuranda detaylı olarak bildirilmiştir.
Kuran’da müminlere, Yüce Allah’a nasıl dua etmeleri, O’nu nasıl anmaları gerektiği, namazı, zekatı ve Allah’ın kendilerinden istediği her türlü ibadet şeklini nasıl yerine getirecekleri, Güzel ahlak yapısının nasıl olması gerektiği, müminin ne tür vasıfları kazanması, ne tür özellik ve tavırlardan kaçınması gerektiğini bildirmiştir.


Örneğin; Doğruluk, dürüstlük, Tevazu, fedakarlık, , adalet, merhamet, hoşgörü ve bunlar gibi pek çok üstün ahlaki özellikler emredilirken, isyan, şirk, kibir, bencillik, zulüm, zina, fuhuş, faiz, sahtekarlık, yalan gibi kötü özelliklerde yasaklanmıştır.
Yüce Allah’ın kullarından istediği en önemli şey, onların Kendisini Rab olarak tanıması ve onun emir ve yasaklarına uygun olarak yaşamasıdır.


Eğer kişi Rabbini değil de nefsini hoşnut etmeyi amaçlarsa o zaman nefsini ilah edinmiş olur ki işte o zamanda nefsinin kulu ve kölesi olur onun her dediğini yapmak mecburiyetinde kalır. Nefs; içimizdeki bütün kötü isteklerdir, süflî arzulara duyulan meyildir. İnsanı Allah’tan uzaklaştıran bütün şeytânî hisler, nefsten ibârettir. Bu durum Kuranda şöyle ifade edilir:
“Kendi istek ve tutkularını (hevasını) ilah edineni gördün mü?…” (Furkan Suresi, 43)

Sonuç olarak; Bu gün insanların maddi ve manevi her türlü imkanlara sahip olmalarına rağmen sürekli şikayet ettikleri sıkıntı ve bunalımlarının, psikolojik sorunlarının temel nedenleri, nefsi ve bencil tutkularına esir olmalarındandır. Fakat bunun farkında değildirler.


Bu nedenle de çözümü çok farklı yerlerde ararlar. İnsanlar Yalnızca ekonomik, sosyal ve kültürel reformlar yaparak, ülkelerin zenginliğini artırarak veya teknolojisini geliştirerek sorunlarını çözebileceklerini düşünürler. Oysaki insanlar arasında güçlü bir Allah inancı, Allah sevgisi ve Allah korkusunu yerleştirmeden, bu yöntemlerin hiçbirisi kesin çözümler getirmez.


Çünkü; Beşeri sistemler (Kişilere, kimliklere, ülkelere, coğrafyalara, zamana ve zemine )göre değişkenlik gösterir.
Oysaki İlahi sistemlerin ana eksenini oluşturan yaratıcının kelamı olan ayetlerde (zamana, zemine, kişilere ve ülkelere ) göre asla değişiklik olmaz.

Emekli İmam Hatip İlyas Çiloğlu ; (22.03.2020)

Share
Boyabat Gündemi hakkında 18287 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.