Halime Şahin Yazdı ; Nerede Eski Karperin Tadı….

Geçen gün sabahınan kalktım, yağmur yağış düştüm yollara. İstanbul’un trafiğine takılmayım diye saat 7’de Ümraniye’den Çağlayan’a vardım. Gittiğim yer 9’da açılıyormuş. Etrafa bakmaya başladım, açık bir kafe ya da çorbacı var mı? diye. Bir taraftan da sicim gibi yağmur yağıyordu.

 

Hava soğuk, açık bir yer olsun da bir çay içeyim diye düşünürken, bir de baktım ki küçük bir bakkal evet bir bakkal iyice baktım burada Çağlayan da bir bakkal vardı. Gülümseyerek içine girdim, bir bayan ‘’buyurun’’ dedi. Selam hayırlı işler hayırlı sabahlar dedim. Gülümseyerek ‘’Hoş geldiniz’’ dedi. Önce etrafa baktım, içimden gerçekten burası bakkal dedim.

 

Bir taraftan da kadın tezgahın arka tarafında ekmekleri kesiyor, içine kavurma koyuyor, bir taraftan peynir, haşlanmış yumurta da var. ‘’Şimdi gelirler müşteriler, hazırlıyorum onlar gelmeden, artık alıştık bir birimize, kim ne yer bilirim’’ dedi. Baktım simit poğaça var. Bir tane simit dedim. Birden bire hemen eski günler geldi aklıma. Karper var mı? dedim. ‘’Varsa ekmeğe koyar mısınız? dedim. Gözlerim doldu, yüreğim sızladı. Çay da var mı? Evet var deyince, bir tane de çay dedim. Elime çayı karperli ekmeğimi alıp bir bir hatırladım o güzel anıları. Bizim mahallede evimizin yanında bakkal Hayrettin amca vardı. Kızları vardı 9 tane en büyük kızı Güldane abla vardı. Mahallenin en güzel kızıydı. Ben bakkal amcanın, ikinci ve üçüncü kızıyla aynı akran olduğum için onlarla daha çok anlaşırdım.

 

Bazen onlara yardım ederdim. Bakkalda olmanın en güzel tarafı da ekmeğe karper sürerdik, öyle mutlu olurduk ki sanki nefis bir yemek yiyoruz. Yanında bir şişe gazoz açardık, değmeyin keyfimize. Bizim için çok bu özeldi o günler. Arkadaşlığın dostluğun en güzel günlerini karperle kutlardık sanki. Şimdiki karperlerin ne tadı var, ne tuzu ne de muhabbeti. Geçmişte mi kaldı o güzel günler? Bir daha geri gelir mi? diye düşündüm. Sonra başladım bakkal hanımla sohbete. Tabi ki önce ‘’Nerelisin’’ diye sordum.
-Sivaslı’yım dedi.
‘’Kaç yıldır burada bakkallık yapıyorsunuz?’’
– Bu sene 20 yıl oldu.
‘’İşler nasıl ? dedim.
– İyi her zaman ki gibi.
‘’Burada iş yerimi çok, ev mi?
-İş yerleri ve evler de çok değişti.
‘’Müşterilerinizle aranız nasıl?’’
-İyi
‘’Neden soruyorum biliyor musunuz?’’ .
– Niye sordunuz?
Eskiden mahallenin bakkalı mahallenin her şeyini bilirdi.
‘’Sizin müşterilerinizle aranız nasıl?’’ ,
-Biz hepsini uzun yıllardır tanıyoruz, hepsiyle aile gibiyiz, bize çok güvenirler. Birine para bırakırlar ‘’birisi gelip alacak’’ derler. Biri pazardan gelir bırakır eşyalarını, biri gelir derdini anlatır. Hatta en ilginci de çocuklarını bırakır bir kaç saat bakarım. dedi.

Hala veresiye alanlar varmış. Mahallenin güvenilir bakkalı olmak kolay mı bu zamanda. Bakkal bayanın adı Ferda idi. Evli ve 3 çocuğu varmış. Eşi gece 1’e kadar çalışıyormuş. Kendisi sabahtan öğlene kadar iki vardiyalı işletiyorlarmış bakkallarını. Gece sigara krizi tutan gelir diyor. Yeni ev almışlar, kredi ödüyorlarmış. Büyük kızı üniversitede okuyormuş.

Sabahınan o günleri hatırladım, duygulandım arkadaşlarımın kulaklarını çınlattım, Hayrettin amcayı da rahmetle andım. O günler başka günlerdi. Buz gibi marketlere karşı İstanbul’un tam ortasında olan bakkallarımız var bizim hâlâ mahallenin en güvenilir insanları, hâlâ mahallenin derdine derman olan bakkallarımız var bizim. Bu güzel samimi bakkallarımızın kıymetini bilelim arada bir de olsa alış veriş yapalım, destek olalım. Bizim çocuklarımızda bakkal amcanın güzel anılarıyla büyüsünler..

 

Share
Boyabat Gündemi hakkında 18279 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.