Boyabatlı “Kolsuz Teğmen”(Üsteğmen Hüseyin KOCABAŞ)….

KOLSUZ TEĞMEN

Erzurum’da görev yaptığı yıllarda, kaza sonucu sağ kolunu kaybeder. Gerek tedavi sırasında, gerekse sonrasında arkadaşları hiç yalnız bırakmaz.

Kendisine, iş kurması konusunda yardımcı olmak isterler ve aralarında para toplayarak İstanbul’da Barbaros meydanında Belediye’den bir büfe yeri kiralanır.

Büfeyi bölgenin özelliğine uygun olarak düzenler, üzerine de Barbaros Hayrettin Paşanın savaş gemilerine astığı sancağını tabela olarak yaptırır.

Büfenin bulunduğu yer deniz müzesinin yanı, meydan İstanbul’un en nezih ve işlek yerlerinden biridir.
Bir süre sonra, Kıbrıs harbi çıkar. İstanbul’da olası hava saldırılarına karşı da karatma uygulanmaktadır. Büfecilik işi bu kalabalık meydanda, yoğun bir şekilde devam ederken, kolsuz teğmen de olanları gazete ve radyodan takip etmektedir.

Temmuz sıcağında akşamüstü bir kadın çocuğu ile büfeye yaklaştığında, çocuk annesinden dondurma ister, fakat annesi ilgilenmez.

Kolsuz teğmen külaha bir miktar dondurma koyarak çocuğa uzatır, çocuk almak için elini uzattığında annesi müdahale ederek ‘hayır oğlum paramız yok, parasını vermedik, almayacaksın’ diye çocuğun dondurmayı almasını engeller. Çocuk annesine ‘ama babam Kıbrıs’a gitmeseydi alırdı’ diye ağlamaya başlar.


Kolsuz teğmen, külaha bolca dondurma koyarak tekrar çocuğa uzatır ama annesi çocuğun almasına yine engel olur. Muhtemelen, Barbaros meydanına inen Yıldız yokuşunun üstünde bulunan Beşiktaş askeri lojmanlarından bir ailedir. Çocuğun gözyaşları, Kolsuz Teğmenin ısrarı, kadına ‘-bende askerim, şimdi kolum yok ama benim arkadaşlarımda cephede ne olur beni kırmayın’ diye ısrar etmesine rağmen, kadın çocuğun dondurma almasına müsaade etmeden, ikramı da kabul etmeden ağlayan çocuğu ile uzaklaşır.

Elinde bir külah dondurma ile kalan Kolsuz Teğmen, yaşananlara bir anlam veremez. Büfeyi kapatır eve gelir, üniformasını giyer ve doğrudan Beşiktaş Askerlik Şubesine gider.

Binanın çevresi karanlık, birkaç pencere de ışık vardır. Nöbetçi kendisini selamlar, tarihi yapının ahşap merdivenlerini çıktığı üst katta bulunan Askerlik Şube Başkanının kapısını tıkladığında, gel sesi ile içeri girer.


Üsteğmen Hüseyin KOCABAŞ diye yüksek sesle kendini tanıtır, Albay oturması için işaret eder. Komutanım Kıbrıs’a savaşa gitmek istiyorum, bütün arkadaşlarım savaşta der. Şube Başkanı Albay ise şu an bunun mümkün olmadığını, subay ihtiyacı olmadığını, kendisinin bir kolunun olmadığını, cephede ne gibi görevler yapabileceğini sorar. Cephede ve cephe gerisinde yapabileceği yüzlerce görevi sayar ama nafile. Sabahın ilk ışıklarına kadar, Albayı Kıbrıs’a gönderilme konusunda yardım etmeye ikna edemez.

Gözleri kan çanağına dönen vazife malulü üsteğmeni, Albay merdiven başına kadar uğurlar.

Savaşan arkadaşının çocuğuna bir külah dondurma verememek, arkadaşları savaşta iken dondurma satmak, kendisine çok ağır gelir. Barbaros meydanında bulunan büfeyi de, dondurma için ağlayan bir çocuğun gözyaşları yüzünden bırakır.

Yiğit ve yürekli insan, mekanın Cennet olsun..

(Yahya EROĞLU 03.08.2018 İSTANBUL)

Share
Boyabat Gündemi hakkında 18297 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.