Boyabatlı Kolsuz Teğmen , Kahraman-2-

KAHRAMAN

Kolsuz Teğmen, Hasankale’de görev yaptığı esnada Alay’da bekâr olarak Kışla’da kalmaktadır. Cuma günü, hafta sonunu arkadaşının yanında geçirmek üzere saat:15.00 treni ile başka bir garnizona gider.

Pazar günü dönüş için gece 24.00’de Hasankale’ye gelmek üzere trene biner. Kompartımanda üç kişi bulunmaktadır. Kendisi resmi üniforma ile eğitim kıyafetlidir. Selamlaşır, tanışırlar iki kişi imam olduklarını beyan eder, isimlerini söyler, zaten kendi soyadı sol cep üzerinde yazmaktadır.

Nereden gelip nereye gittiklerini konuştuktan sonra imam olduğunu söyleyen şahıslar, kendilerini ilgilendirmeyen şekilde Kolsuzun memleketi, birliği, evli bekâr olması gibi kişisel bilgiler sormaya başlar. Bunları hoş görmeyen kolsuz cevap vermez geçiştirir. Hangi birlikten olduğunu söylediğine bile pişman olur.

Konuşmayı değiştirmek için konu siyasete döner, o zamanın en güncel siyasi konusu Kominizm’dir. İmamlar Rus siyasi sisteminin propagandasını yapar. Rusya’da ‘’Toprağın mülkiyetinin devlete ait olmakla beraber, sembolik bir rakamla köylüye kiraya verildiği, devlet çiftliklerinden oluşan ve toprağın tamamının doğrudan devlet eliyle işletilen Sovhozların bulunduğu, Kolhoz üyelerine emeklerine göre ödeme yapıldığı, Kolhozlarda toprak, üretim araçları ve hayvanların kolhozcu köylülerin kooperatif mülkiyetinde olduğu, ancak her kolhozcu ailesinin kendisine ait bahçesi, tarlası ve birkaç hayvanı bulunabildiği, ürünlerin belirlenen fiyatlar üzerinden devlet kuruluşlarına satıldığı gibi’’ yoğun bir şekilde Kominizmi övücü propaganda yapmaktadır.

Kolsuz ise, Cengiz Aytmatov’un Cemile, Toprak Ana ve Elveda Gülsarı gibi eserlerinden SSCB’deki günlük yaşamlar ile ilgili örneklerle anlattıkları Kolhoz sistemini eleştirmektedir. İmamlar sürekli olarak çapraz sorularla Kolsuz’un fikirlerine karşı hazır cevaplar üretirler, diğer üçüncü kişi ise konuşmaları sadece dinler.

Üç saat kadar süren bir tren yolculuğundan sonra yolculuk biter, Hasankale’de trenden inerler. Kolsuz yatmak üzere Kışlaya gider. Sabahleyin 07:30’da içtimada olacağı için sakal traşı olup yatar.

Fakat trendeki imamların konuşmalarından bir süre uyku tutmaz. Tam uykuya dalacakken odasındaki telefon çalar, gecenin bu saatinde aranmasına anlam veremez. Asker kendisini Nöbetci Amirinin aradığını söyler. Kendisini Teğmen Kocabaş diye tanıtır, fakat Nöbetci Amiri hiçbir şey söylemeden Teğmenim bu akşam neredeydin? diye sorar. Beklemediği bu soru karşısında buradayım Komutanım diye cevap verir, telefon kapanır. Bu görüşmeden de huzursuz olur.

Sabah içtimasına gelen askerlerin yürüyüş kararı saymaları, ayak sesleri ile henüz tam uyuyamamış iken uyanır. Eğitim elbiselerini giyip, odadan çıkmak istediğinde kapıda Sten makinalı tabancalı iki nöbetçinin olduğunu görür.

Nöbetçi askerler Komutanım emir aldık, Merkez Komutanı gelecek, çıkmamanız gerekiyor diye cevap verir. Biraz sonra bir Yüzbaşı gelir, kolsuzun ellerini önden kelepçeler ve içtima alanındaki askerlerin önünden elleri kelepçeli olarak geçirerek yoldaki jipe bindirir. Hasankale’den Erzurum’a 9.Kolordu Askeri Savcılığı’na götürür.

Askeri Savcı kendisine trendeki konuşmaları ve o trende neden bulunduğunu sorar. Kolsuz tüm bildiklerini anlatır, hepsi tutanağa geçer ama Kominizim propagandası yapmak ve izinsiz Garnizonu terk etmek suçlarından tutuklanarak Askeri Cezaevine gönderilir.

Basında olay geniş şekilde yer alır, gazetelerin mahalli baskılarında dört harften oluşan ‘hain’ başlığı ile Kominizim Propagandası yapan Teğmen tutuklandı şeklinde, yalan yanlış bilgilerle günlerce yayınlanır.

Duruşma günü geldiğinde, mahkemede kolsuz Basın mensuplarının dışarı çıkarılmasını yapacağı açıklamaların Milli Güvenlikle ilgili olduğunu belirtir. Hâkim talebini kabul eder.

Mahkeme heyetine hafta sonu diğer garnizonda bulunan arkadaşlarını ziyarete gittiğini, izin kağıdı olmadığını, fakat Kominizim propagandası da yapmadığını, tam aksine o şahısların bahsettikleri gibi imam olmadıklarını, Rus Casusu olduklarını, bunu ortaya çıkarmak için ifadelerinde geçen konuşmaları yaptığını kabul eder.

İmamların neden casus olduklarını çok uzun süre anlatmasına rağmen Mahkeme heyetini ikna edemez. İstihbarat, KGB, Casusluk gibi konulardan uzak olan heyet MİT Bölge Müdürlüğü’nden de yardım ister. Tutukluğunun devamına karar verilir.

Cezaevinde iken Ankara’dan gelen MİT heyetine, İmam görünümlü kişilerin sıradan vatandaşlar gibi davrandığını, fakat kendisine gerçekte şahsı ve Askeri Birlik hakkında çapraz sorular sorduklarını, bunları geçiştirmek için başka konular açıldığını, bu imamların KGB adına çalışan Türk olmayan, KGB’nin illegal görevlileri olduklarını düşündüğünü ayrıntılarıyla anlatır.

Birkaç gün sonra MİT tarafından anılan şahıslar, bölgede yakalanır. Gerçekten de köylerde kadrosuz olarak, ihtiyaçları köylüler tarafından karşılanan gönüllü imam olarak çalıştıkları, İmamların üzerinden çıkan kimliklerin de sahte olduğu, köylülerin de olumsuz bir şey fark etmedikleri anlaşılır. Fakat evlerinde yapılan aramalarda bölgede konuşlu askeri birlikler, geçitler, köprüler, demiryolları gibi askeri konularda bilgiler topladıkları tespit edilerek Askeri Casusluk suçundan imamlar tutuklanır.

Kendisi bu hikâyede en çok ‘ellerinin kelepçeli olarak içtima alanındaki askerlerin önünden geçirilerek jipe bindirilmesine’ üzüldüğünü söylerdi.

Kolsuz Teğmen Kominizim propagandası yapmak suçundan beraat eder, izinsiz garnizonu terk etmek suçundan tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak tahliye edilir. ‘Hain’ olarak girdiği cezaevinden de kışlaya ‘kahraman’ olarak döner.

Rahmet ile..

Yahya EROĞLU

Share
Boyabat Gündemi hakkında 18297 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.