AYŞE Şahin Yazdı ; Kastamonu pazarında çektim bu fotoğrafı…..

Kastamonu pazarında çektim bu fotoğrafı…o günden bir hatıra kalsın diye… Annem fiyatlara baktı ben de insanlara… soğuktu… üşümüşlerdi…
“Kızım tarhana alsana” dedi üşümüş elleriye poşeti açamak için uğraşan teyzeyi izlerken yanındaki hanım.
“Allah’ım ne zor şu ekmek parası kazanmak” derken içimden, karşı tezgahtan yaşlıca, beyaz yüzlü bir teyze seslendi “Gel ekmek al yavrum, şimdi geldi, bak sıcacık…”
Of Allah’ım… ben “ekmek parası…” diyorum o diyor “ekmek, bak sıcacık…” “Ekmek parası kazanmanın neyi zor kızım” mı demek istiyor, onurlu, gururlu çalışır, alnının teri toprağa düşerse…
“Anne üşüdün mü? Ben çok üşüdüm.”
“Ayşe, şu siz insanı bir rahat gezdirmiyorsunuz, evden çıkarken niye giymedin sırtına kalın bi şey… bu yedikleriniz nereye gidiyor bilmiyorum ki, ibi cücüsü gibi…”
“Anne, elindekileri ver bana, ben şöyle kenarda bekleyim seni”
“Tamam! Hadi çıkalım. Daha ceviz bakacaktım.Çocuk gibisiniz! Küçük çocuk!”
“Bakabiliriz anne, henüz dişlerim takırdamıyor”
“Ayşeee!”
“Anne şeker pancarı alalım mı? Haşlamışlar bak, akşam yeriz”
“Yürü, yürü aldıklarını yedin de! Telefçilikten başka işiniz yok.”
“Teyze duydunuz mu annemi?”
“Kızım annen doğru diyo, şimdikile hep aynı… idare ne bilmeyola ki”
“Kaç lira pancar kardeş? Şunu alalım”
“Anne hani almıyorduk?”
“Kıyamadı işte sana annen”
“Ben de anneme kıyamıyorum. De mi anne?”
“Çeneyi bırak da, pancarın parasını öde hadi. ”
“Tamam ödedim anne, hadi gidelim”
“Gelele şu alttaki pazara da girelim, ceviz var mı bakalım”
“Yoktur anne, yoktur.”
“Vardır vardır… Sen git arabanın yanına doğru ben bakıp, geliyim”
“Anne şu teyzeye baksana… üzerindeki nerden baksan yirmi senelik… Bazen diyorum ki; “bu teyzeler de kadın. Şöyle diğer kadınlar gibi sıcacık evinde oturmak, kaşmir bir pardesü ile günlere katılmak içlerinden geçmez mi acaba?
“Geçmez kızım, bu insanların hayatı bu… kim ister ki başkasının hayatı içinde olmak…kabulleniş bu… kümes kadar da olsa evin, o evdeki mutluluğu ellerin sarayında aramak gibi bi şey senin dediğin… başka hayata özenmek, başka toprakta dikensiz gül olacağını sanmak, kendine dert aramak değil de ne kızım?!.. El emeği, göz nuru işlerini getirip onurlarıyla, edepleriyle, namuslarıyla satıyorlar, ekmek parası kazanıyorlar… “muhannete muhtaç olmayalım” diye…”çoluğumuz çocuğumuz okusun, kendini kurtarsın, vatana, millete hayırlı evlat olsun” diye…”
“Anne geçenlerde pazarda bir ablayla sohbet ettik.
Kapuska canım çekmişti, kelemin fiyatını soruyum diye uğramıştım. Tanıyormuş beni… Ordan burdan derken laf geldi emekliliğe…
“Bağdan, bahçeden gelenle sigortamızı ödüyoz, bi güvencemiz işte bizim. İki çocuğum var, onları da böyle pazarlarda bağ bahçe ürünleri satarak okuttuk… iki gözlü de ev aldık…yetiyor çok şükür. Sobalı emme olagosun. Kiracılık daha zor… Oğlum istanbul’da bi işe girdi, sağ olsun evime koltuk takımı alıvidi, bi de düz televizyon… duvara asılanından. Kızım da üniversite okudu, atanmayı bekliyor iki senedir
Bi köylüm geldiydi bi gün tezgaha. Çocukları sordu, söylediydim durumlarını. “Araya koyalım birilerini de yerleştirelim kardeşimizi” dedi. Eli eriyo böyle şeylere.”
Akşam eve varınca kızıma dedim. Demez olaydım. Kalktı, kalktı oturdu.
“Anne yorumlarda ne yazıyor biliyor musun? “Torpille girenlere hakkımız haram olsun” diyorlar. Sen niye uğraşıyorsun bu soğukta… babam niye uğraşıyor çalda çamurda… Niye?! Boğazımızdan haram lokma geçmesin diye, de mi? E ben de birilerinin selamıyla başladığım o işten ölünceye kadar ekmek yiyicem, çoluğum çocuğum olacak inşallah anne, onların boğazından ister miyim haram lokma geçsin? Anne sakın bir daha böyle şeyler söyleme ve böyle bir şey sakın yapmayın…” diye söylediğini anlattı kızının. Kadın konuştukça yutkundum durdum. Acıdı yüreğim… “Şu gariplerin önüne geçenlerin…” diye içimden söylendim kendi kendime. Alacağım kelemi de unuttum. Eve gelene kadar “Allah’ım gönlüllerini şad eyle, bahtlarını açık eyle” diye dualar ettim o kızcağıza ve onun durumunda olanlara…
“Allah herkesin yardımcısı olsun kızım. Allah kerim, açacaktır elbette o kızcağıza bir hayır kapı…sabrının vardır mükafatı…”
“İnşallah anne.”
“Ayşe şu tezgahtaki ceviz güzel, gel şundan alalım. Fiyatı da uygun”.
“Tamam anne, ne kadar alacaksan tarttıralım. Ben de şu teyzelerin baktığı yemenilerden alacağım.”
“Doymadın sen de çaputa Ayşe”
“Ama anne çok güzeller, baksana”
“Tamam hadi alacağını al, karanlığa kalmayalım, daha yola gideceğiz”
“Anne sana da alayım mı?”
“Kız kızım sen niye böylesin, paranı çar çur edecek yer arıyon, “benim her şeyim” var diye kaç kere söyledim size, “bana sakın bi şey almayın.” diye, hıı”
“Tamam anne, hadi hemen çıkalım, çok üşüdüm, hızlıca gidelim.”
“Ayşeeee! Ayşeee!”
“Anne arabaya bindiğimizde radyoda çalan ilk türküyü sana hediye ediyorum, tamam mı?
“Benim her şeyim var dedim ya Ayşe!”
“Türkü diyorum anne türkü. Annem benim… Canım annem…”

Ayşe Şahin-20.12.2017

Boyabat Gündemi hakkında 18725 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın