Ahmet Küçükbaş Yazdı ; Fırıncılardan Şikayetim Var

Evet, pisboğazlığımız var. Kendimizi ne kadar tutmaya çalışsak da sırf damak zevki için çoğu zaman ölçüyü kaçırıp kilo yapıyoruz. Bahanemiz hazır: “Pandemi.” Dışarı çıkıp yürüyüş yapamıyoruz.

Ama şu Boyabat’ın fırıncıları da işin tadını kaçırıyorlar arkadaş!Mısır ekmeği yapmışlar. Aldık. Bayatlatıp tarhana çorbasına ufalamak çok hoş oluyor. Kızartıp tereyağı ile yemesi de güzel oluyor.Sarı buğday ekmeği yapmışlar aldık. Pandispanya gibi resmen sapsarı… Yedik.Tam buğday unu ekmeği, yedi hububatlı ekmek, çavdar ekmeği, siyez ekmeği, Vakfıkebir ekmeği, çeşitli tava ekmekleri, sandviç ekmekleri, Fransızların baton ekmeğine benzer ekmekler.

Arkadaş bu ekmek çeşitlerinin bir sonu yok mudur?Saf, su katılmadık bir Türk olarak bunların hepsinden almak ve tadına bakmak zorundayız. Ekmek satış yerine varınca yarım çuval ekmek almadan çıkamıyoruz. Eve gelince de bir ondan bir ötekinden yiyoruz. Açık konuşmak gerekirse bize çok yarıyor bu ekmekler.Ben sabah kahvaltısını bir dilimle yaparım. Akşam sofrada olabildiğince az ekmek tüketmeye çalışırım. Ama böyle olunca kararımız kaçıyor. Bir dilim yerine iki, iki dilim yerine üç yiyoruz.

Hadi yürür yediğimiz harcarız diyelim. Arkadaş bir dilim ekmeğin kalorisini yakabilmek için 2-3 kilometre yürümek gerek. Bun yapmayınca bedenimiz enine gelişmeye başlıyor.Ben bu fırıncılardan şikâyetçiyim. Böyle otuz çeşit ekmek yapmasınlar. Bir kepekli, bir kepeksiz iki çeşit somun bize yeter.

Bizim de gözümüz kalıp baştan çıkmayız.Bu defa da mor ekmek yapmışlar gözlerime inanamadım. Dayanamadım aldım. Tam mor değil, hoş bir leylak rengi. Bizim arkadaşlar inanmaz diye fotoğrafını çekip paylaşıyorum. Elimiz fotoşopa yatkın “rengi ile oynamıştır” derler diye inanmazlar diye yanına bir beyaz sayfa koydum ki rengini tam değerlendirebilesiniz.Böyle ekmek mi olur pes yani…