Ahmet Küçükbaş Yazdı ; Bir Türk Dünya’ya Bedel mi?…

BİR TÜRK DÜNYA’YA BEDEL Mİ?
Hayatım boyunca devlet ve millet olarak bir şeyleri başarıp dünya devletleri arasında gurur duyabileceğim bir duruma ulaştığını görmek istedim. Gençken umudum vardı. Bir gün Türk devletinin güçlü, zengin bir devlet, Türklerinde eğitimli, görgülü, ahlaklı, uygar bir olacağını sanıyordum.

Yanılmışım.


Milletçe ilerleyip medeni milletler seviyesine, hatta o seviyenin de üzerine çıkacağımıza inanıyordum. O yılların üzerinden yarım yüzyıl geçti. Bu gün bütün o kof öğünmelerimize karşın o hedeften çok uzak düştüğümüzü biliyorum.


İyi eğitim veren eğitim kurumlarımız vardı, Türk olarak kendimize güveniyorduk, Müslüman olarak ahlaken güçlü idik. Tek eksiğimiz batılı devletler karşısında duyduğumuz aşağılık duygusu ve bir takım kişilerde gördüğümüz batı hayranlığı ve bu kişilerin toplumuza pompaladıkları “Biz adam olmayız” önyargısıydı. Bir milliyetçi olarak bu aşağılık duygusu ve bu önyargıyla yıllarca mücadele ettik.

Kendimizi de buna inandırdık.


Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda halk inanılmaz bir yoksulluk, çeşit çeşit hastalık, derin bir cehalet içinde yüzüyordu. Bütün dünya kendisine Türk dediği halde, o insanlar “Estağfirullah biz Türk değil Müslüman’ız” diyordu. Karşılarında sürekli yenildiği Hıristiyanlara karşı aşağılık duygusu içindeydi. Bu millet ayağa kalkıp bir şeyler yapacaksa kendine güvenmeli, kendisi ile öğünmeliydi. İşte gerçekçi bir adam olarak Mustafa Kemal “Bir Türk dünyaya bedeldir” sözünü bu ihtiyaç ile söylemişti.
Yarım yüzyıl sonra geldiğimiz noktada kendimize güvenip çalışacak ve bir şeyleri başaracak yerde, yıllarımızı atalarımızın şanlı geçmişi ile öğünerek telef ettik.


Şimdi; “Durduk yerde niye böyle kahırlandın eyyy Ahmet Küçükbaş” diyecek olursanız anlatayım.


Nice yıllar önce devlet “1000 Temel Eser” diyerek kültürümüzün temel eserlerini yayınlamaya başladı. Her birinin fiyatı da çok ucuzdu. Hepsini alıp okumaya niyetliydik. Seri bir süre devam etti. Hükümet değişti, yayın durduruldu. Bunun üzerine Tercüman Gazetesi sahibi Kemal Ilıcak bu seriyi devam ettirmek için 1001 Temel Eser serisini yayınlamaya başladı. Biz onların da çoğunu alıp kitaplığa yerleştirdik.


Bu gün bunlardan birini; Fransız gezgin Gabriel Bonvalot’nun “Eski Yurt” kitabını elime alıp şöyle bir karıştırdım. Kitabı M. Reşat Uzmen tercüme etmiş, kitabın başına yazar ve eser hakkında bir de önsöz eklemiş. Ben de bu önsözden ibretlik birkaç paragrafı alacağım.

Buyurunuz okuyunuz ve karar veriniz.


“Fransız asıllı Gabriel Bonvalot arkadaşı Capus ile 1881-1882 yıllarında Türkistan’a bir gezi yapmıştır. Kendi deyimi ile ‘ilmî misyonerler” olarak Orta Asya’ya gitmiş bir yandan bölgeye has bitki, hayvan ve taş örnekleri toplarken diğer yandan Orta Asya’daki Türklerin yaşayışlarını, çalışmalarını, eğlenmelerini ve düşüncelerini öğrenmiştir.


Rusların henüz Buhara ve Hiyve Devletlerini istila etmedikleri bir döneme rastlayan gezisinden bize kalan bu eser, Orta Asya Türklerinin şanlı mazilerine rağmen ibret verici bir cehalet ve taassup içine düşmüş olduklarını belgelemektedir.”
Hadi buyurun… İki Fransız kalkıyor Orta Asya’ya geliyor ve orada botanik, zooloji, jeoloji araştırmalarının yanı sıra sosyoloji, folklor, etnoloji üzerine araştırma yapıyor ve bir kitap yayınlıyor. Biz bu kitabı 90 yıl sonra basıp, 140 yıl sonra kapağını kaldırıp lafını ediyoruz.
Bu ayıp bize yeter mi?
Keşke yetse…

Emekli Veteriner Hekim Ahmet Küçükbaş

Share
Boyabat Gündemi hakkında 18298 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.