
“Bayram gelmiş neyime, Kan damlar yüreğime” diye bir türkü sözünü hepimiz biliyoruzdur.
Bayram sevinç demektir, bayram hasret giderme demektir, bayram şükretme demektir, bayram tanışma demektir, bayram kucaklaşma demektir, bayram barışma demektir…
Dur Hoca! Ne yapıyorsun, bu dediklerin eskide kaldı, şimdi devir değişti o senin dediklerin şimdi yok. Peki; ne var öyleyse?
Hemen cevaplar peşi peşine geliyor. Şimdi tatil var. Şimdi yorgunluğu atmak insanlardan uzaklaşmak var, şimdi ya bir tatil köyünde, ya bir yaylada ya bir deniz kenarında otelde veya çadırda “bir sen, bir ben bir de çocuk” kafa dinlemek var.
Yorgunluk atmanın yanında, insanlardan uzaklaşmak var, huzur bulmak(!) var.
Neymiş o efendim sılaya gideceksin, aile büyüklerinin elini öpeceksin, amcaları, dayıları ziyaret edeceksin onların ellerini öpeceksin, el öpmekten dudakların aşınacak. Bir de bu hayat pahalılığında her gittiğin yere “çam sakızı çoban armağanı” misali ya çikolata, ya şeker, ya meyve ile gideceksin.
Boş gidip de boyunu gösterecek halin yok ya. Bu da kesene zarar verecek.
Gittiğin yerlerde köylülerinle tanışacaksın, mahallelilerinle tanışacaksın, yeğenlerinle tanışacaksın, kuzenlerinle tanışacaksın, eşinin akrabalarıyla tanışacaksın, hadi karının akrabalarıyla neyse ne de bir de kendi akrabalarınla çocukların tanışacak.
Ooooo ne bitmez tükenmez işkence. Ya o tanıdıkların bir gün sana işi düşerse, onun için tanışmamak daha iyi. Bunun neresi bayram be!
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.