
Dünyaya gelen insan; birçok yere aday olur. Okula başladığında sınıf başkanlığına aday olur, sonra okul başkanlığına aday olur, sonra gireceği okullarla katılmak için aday olur, siyasete atılır aday olur, derneklere aday olur veya hiç birine aday olmayabilir, Ancak kuvvetli ihtimalle herkes yaşlılığa aday olur.
Bir gün(istisnalar hariç) herkes mutlaka yaşlanacaktır. İnsanın normal bir yaşantısı var ise, zararlı maddelere kendini kaptırmamışsa, hızlı yaşa genç öl, hastalığına kapılmamışsa; ortalama bir insan yaşamı sürdürüyorsa; ister inanın ister inanmayın ne yaparsanız yapın yaşlanmaktan kurtulamazsınız.
O sebeple gelin isterseniz biraz empati yapmaya çalışalım. Bayan iseniz ve yaşlı anneniz veya anneanneniz var ise kendinizi onun yerine koyun, erkekseniz babanız yaşlı veya dedeniz yaşlı ise onun yerine kendinizi koyun ve düşünün biraz. Evinizde yaşlılar olmaya bilir çevrenizdeki yaşlıların yerine kendinizi koyun. Genç iken her şeyi elde edebilen insanlar, çalışıp taştan ekmeğini çıkartan insanlar artık güç ve kuvvetleri kalmadığından susuz kalsalar bile kalkıp çeşmeden su dolduracak güçleri olmadığı için biri gelip su versin diye beklerler.
Yaşlandıklarında kendilerini güçlü hissedebilirler, derler ya “gönül kocamaz” diye, güçlerinin yeteceğini zannederek bir iş yapmaya kalkarlar ama başaramazlar, bu defa “bana ne oldu” diye hüzünlenirler. Etraflarında olan bitenlere bakarlar, kendi gençliklerini hatırlamaya çalışırlar ve eminim ki birçoğu “keşke” ile başlayan cümleler kurarlar. Birilerinin bir şeyi yanlış yaptıklarını görünce canları sıkılır. Yanındaki gençlerden saygı bekleyip göremediklerinde kendi gençliklerine giderler ve yaptıkları saygısızlıklar gözlerinin önüne gelince “keşke” derler ama ellerine bir şey geçmez. Çünkü gençken yaptıkları yaşlandıklarında önlerine gelmektedir.
O halde bizler; “ne ekersek onu biçeceğimiz” bilinci ile yaşlandığımızda keşke dememek için onlara biraz kulak kabartmamız, onlardan ders çıkartmamız gerektiğini anlamalıyız.
Yılların tecrübesini biriktirmiş bu yaşlıları dinlemeliyiz onlardan alacağımız çok dersler vardır. Elbette vardır ama biz çoğu zaman yaşlı insanları bir yere kadar dinleyebilmeyi başarabiliyor bir yerden sonra tabiri caiz ise ipin ucunu kaçırıp boş veriyoruz. Onları anlamaz yerine koyuyor hatta laf sokuyoruz. Onlar bunu anlıyor ama anlamazlıktan geliyor, kendi ettikleri başlarına geldiği için gözyaşlarını içeri akıtıyorlar ve biz gençlere sadece acıyarak bakıyorlar.
Bazen öyle ruhsuz yaşıyoruz ki; gençliğin verdiği enerjinin ömür boyu devam edeceğini zannediyoruz. Her istediğimizi her zaman yapabileceğimizi zannediyoruz. Hele bir de mevki ve makamımız olursa, herkes karşımızda saygı ile eğilip; ”bir emriniz var mı” diye sorar ise ve dediğimiz anında yapılıyor ise ömür boyu böyle devam edeceğini zannediyoruz.
Kişi ne yaparsa; mutlaka kendine yapar. Her yaşlı birbirine benzemez ama hemen hemen çoğunun istediği şey mutlaka ama mutlaka saygıdır, insan yerine konulduğunu görmektir, torunları, akrabaları, mahalle komşuları tarafından hatırlanmaktır.
Onlar istemeden onlar söylemeden biz onlar için bir şeyler yapmaya çalışmalıyız. Her yaşlıda kendinizi bulacağınızı unutmadan hayata devam etmenin yolunu bulabileceğimizi kabul etmeli ve bir gün bizler de kapıları gözleyeceğimizi akıldan çıkartmamalıyız. Herkes yaşlılığa adaydır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.