Koskoca bir yılı geride bıraktık…
Ama bu yıl diğerlerinden farklı diğerlerinden ayrıcalıklı idi.
Bir milletin tanka topa ve tüfeğe karşı başkaldırışının hikayesi yazılı idi 2016 da!..
İhanet çetelerinin sarıp sarmaladığı devletinde yıllarca görmezden geldiği bir yapı 15 Temmuz’da karabasan gibi çöktü milletin geleceğine, umutlarına!!!!…
Milletin geleceğine, umutlarına diyorum çünkü; 15 Temmuz olmasaydı, ülke farklı şeyleri konuşuyor olacaktı..
15 Temmuz yaşanmasaydı, ekonomi farklı seyredecek, siyaset farklı telden çalacak, başkanlık tartışması biraz daha bekleyecekti!
Ama olmadı!
Kim nerden ne için ve hangi akla hizmet ederek ülkenin geleceğine kast etti!!?
Yüzbinin üstünde insan ekmeğinden oldu, binlerce yıllık Türk ordusu büyük bir darbe yedi..Vatan bayrak millet yolunda yüzlerce vatandaşımız şehit yüzlercesi gazi oldu..
Ama bir darbe girişimine karşı zafer nasıl kazanılır millet iradesine kast edenlere nasıl püskürtülür örnek olacak bir dayanışma kaynaşma sergilendi..
Umudum odur ki; bu millet zorda kaldığında, darda kaldığında bir şeylerin yanlış gittiğini, fark ettiğinde ayağa kalkan ve gerekli müdaheleyi canı pahasına yapabilen bir milletin evlatları olduğunu bir kez daha gösterebilecek güçte olduğunu dünya aleme ıspatlamış olmasıdır.
Ne diyor ulu önder; “Şayet bir gün çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun.” Mustafa Kemal ATATÜRK…
Bunu niye yazıyorum..
Türkiye oldukça zor bir dönemden geçiyor, sözcükler çarpıtılıyor, herkes bir yerlerinden tutmuş bağırıyor; BAŞKANLIKTA BAŞKANLIK…
Her düşünce gibi benimde bu konuda bir düşüncem bir bakış açım olacaktır. Ben bu ülkede BAŞKANLIK sisteminin çok sağlıklı bir yapı olacağını düşünmüyorum.
Örneğin anayasa değişikliği geldiğinde en büyük kaygımlarımdan biri olan yedek milletvekilliğini yazmış bunun mutlaka döneceğini ifade etmiştim. Ve gerçektende çok vahim sonuçları olacak olan o madde benim yazımı görmeseler bile komisyondan geçmemiş geri çekilmişti.
Bu günse bir başka dikat çekici maddeden bahsetmek istiyorum. Bu ülkede elbetteki gençlerimiz geleceğimizdir. Onlarında gelecekte söz sahibi olmaları önemlidir. Ama 18 yaşında milletvekili yapılma girişiminin pek fazla sağlıklı bir süreç olduğunu düşünmüyorum. Bu durum yeni şehzadelerin(!) doğmasına başkan etrafında yeni halkaların oluşmasına aracılık edebilir. Çünkü 6 yaşında anaokuluna başlayan bir çocuk lise bitirme aşamasında milletvekili olabiliyor.
Bu durum oldukça sakıncalıdır. Geleceğimiz olan gençlerimizin eğitimle ve geleceğine yön çizeceği bir çağda, siyasete girmesi bu kulvarda koşması ne kadar sağlıklıdır. Padişahlar döneminde 14 yaşında tahta geçenler gibi 18 yaşında siyaset arenasında yeni şehzadeler(!) yetiştirme gayretinde olanlar bu maddeyi oldukça düşünmeli doğru tartmalıdır. Dünya bilim çağına giderken başarıya gitmesi gerekenleri gurur ve kibir sınavına itmek, vatan, Millet Bayrak sevgisini aşılamadan, askerlik yaptırmadan milletvekili yapmak ne kadar sağlıklıdır. Vesselam 2016’yı darbe girişimi ekonomik bunalım vb. Durumlarla atlattık. Umarım 2017 sağlıklı düşüncenin hakim olduğu, özgürlük ve demokrasi sınavından başarı ile çıkacağımız bir yıl olur.
Çünkü 2017’ ye başlarken bir daha denemesi olmayacak olan bir anayasa değişikliğine doğru gidiyoruz. Anayasanın değişmesinin kabul edilmesi, halinde pratikte var gibi görülen ama tanınan yetki ve uygulamalarla dönüşü olmayan bir yola gireceğimiz de unutulmamalıdır.
Velhasıl dostlar bizim korkularımız umarım gerçekleşmez! Biz demokrasinin kaybetmesinden insanımızın yüzyıl geri gitmesinden korkuyoruz. Çünkü ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK bakın ne diyor; “Şaşarım o efendilerin aklı perişanına. Hep biliyoruz ki, memleketimizin başına gelen felaketlerin çoğu şahsi idareden gelmiştir. Bu kadar geri kalmamızın başlıca amillerinden biri budur. Biz öteden beri, böyle bir idareyi bertaraf etmek için mücadele ettik. Şimdi nasıl olur da benim aynı yola gitmekliğim, yeniden devlet hayatında tarafımdan böyle bir çığır açılması istenebilir.( Son Yıl 1938, Orhan Çekiç, sayfa 69)”
Şehir Gazetesi Mustafa Eker
Bir yanıt bırakın