
ZENGİN VE FAKİR
İslam tarihi hakkında yazılan eserlere baktığımızda islam dininin tebliğiyle birlikte cahiliye dönemine ait bir çok şeyin fes edilip yerine daha adil, daha eşit bir sistemin getirildiğini görmekteyiz. işte bunlardan biriside zenginler ile fakirler arasındaki adaleti sağlayacak olan ZEKAT,SADAKA gibi ibadetlerdir.
Bu ibadetler zengin ve varlıklı olan kimseleri teşvik ederek sosyal dayanışmayı güçlendirerek birlik ve beraberlik içinde kardeşçe yaşamayı amaç edinmiştir. Bu emre göre zenginler malının%2,5 unu(kırkta birini) fakir olan kimselere vereceklerdir, onların verecekleri bu paralar ile zengin ile fakir arasındaki makas birazda olsa azalacak, fakirlerde bu paralarla evlerinin zaruri ihtiyaçlarını alabileceklerdi Bu şekilde zenginler ile fakirler arasındaki servet uçurumu ve adaletsizliği de ortadan kalkmış olacaktı.
İslam tarihini incelediğimiz zaman bu uygulamanın en güzel örneğini saadet asrı olarak ta bildiğimiz Hz Peygamberimiz ve sahabe döneminde görmekteyiz. Bu dönemde Hz Peygamberimiz kendisi tacir olduğu ve ticaretle uğraştığı halde kendi kazancını ve Hanımı Hz Hatice den olan bütün mallarını ve parasını Allah yolunda tasadduk ederek bazı geceler aç olarak sabahladıklarını görmekteyiz, onun bu davranışı sahabisine en güzel örnek teşkil etmiştir.
Sahabenin ileri gelenlerinden olan Hz Ebu bekir,Hz Ömer ve diğer sahabiler imkanları nisbetinde bu yarıştan geri kalmamak için uğraşmışlardır. Onlar bu dünyanın ahiretin tarlası olduğunu bildikleri için,burada ekilen mahsülün orada meyve vereceğine inandıkları için hiçbir zaman sadece dünyaya ehemmiyet vererek ahireti ihmal etmemişlerdir. Çünkü onlar biliyorlardı ki bu dünya çıkılan yolculukta bir gölge misali kısa bir zamandan ibaretti, gerçek hayat ise baki ve sonsuz olan ahiret hayatı idi Ama ne hazindir ki Sahabe dönemi sona erdikten sonra insanlar arasındaki dini,sosyal,siyasal ve ekonomik adaletsizlikler ve ayrımlar yeniden baş göstermeye başlamış.
Adaletsiz yönetimler, sosyal, siyasi ve ekonomik sömürüler yeniden filizlenmeye, zenginler ile fakirler arasındaki makas yeniden açılmaya başlamıştır. zenginler alabildiğince zenginleşirken fakirlere de azla yetinme, bir hurma bir hırka ,sanki (islamın emriymiş gibi) telkin edilerek onlarında alabildiğince fakirleşmesi sağlanmıştır.
Günümüzdeki Müslümanların yaşantılarına baktığımızda bu fotoğrafı daha net olarak görebiliriz Günümüzdeki bazı zenginler ihale peşinde koşarken, bazıları kara para aklarken, bazıları borsa oynarken, bazıları meyhanede sabahlarken, bazıları çeşitli adalarda zevki sefa içinde yaşarken Öbür tarafta; asgari ücretle veya yaşlı ve özürlü maaşıyla geçinmeye çalışan, aldığı maaş ve ya yevmiye sadece zaruri ihtiyaçlarına bile yetmeyen ve akşam evine eli boş dönerken çocuklarına ve eşine karşı boynu bükük milyonlarca fakir ve fukaranın olduğu bir yerde
siz ne kadar haktan hukuktan, adaletten bahsederseniz edin hiçbir şey değişmez.
Yani “VEKİLE ASKERİ ÜCRET,ASİLE ASGARİ ÜCRET” Olur mu böyle eşitlik ve adalet..? “Oysa ki; yaşamak zenginin hakkı olduğu kadar fakirinde hakkıdır”
Emekli İmam Hatip İlyas Çiloğlu (13.10.2020)
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.