Ayşe Şahin Yazdı ; Acile yine ayakkabısını çıkararak giren Şerife teyze,….

Banka kapısı önüne çamurlu meslerini bırakan teyze… Haberlerde gördüm. İşte böyle ince düşünceli, nezaket, zerafet sahibi, görgülü anaların yetiştirdiği evlatlarız.
Bu ilk değil… Acile yine ayakkabısını çıkararak giren Şerife teyze, çizmelerinden kirlenmesin diye sedyede kendini taşıtmak istemeyen Murat ve kıyafetli kirli diye otobüs koltuklarına oturmayan madenciler…ve daha niceleri…
***
Bankadayım…sıra bekliyorum. Bir amca geldi. Bir elinde bastonu diğer elinde koltuk değneği… bankanın dış kapısı ile iç kapısı arasındaki yere bırakmak istedi bu can dostlarını… o sırada içeri giren bir kişi kapıyı tutarak “oraya bırakma amca gel içeri, öyle gel” demesiyle usul usul girdi içeri… durdu biraz…Sonra numaratörden güvenlik görevlisi yardımıyla sıra aldı…sonra ayaklarını sürüyerek bir kaç adım daha ilerledi. Yine durakladı, biraz çevreye bakındı, bastonunun ve koltuk değneğinin kimseyi rahatsız etmeyeceği bir sandalyeye doğru ilerledi ve sandalyenin kenarından tutunarak ağır ağır oturdu.

 

Tek elinde tuttuğu bastonunu ve koltuk değneğini ayakaltı olmayacak şekilde kenarı doğru yere bıraktı. Rengi güneşten açılmış ceket içine giydiği kazak altındaki gömleğinin cebinden küçük bir cüzdan çıkardı.İçinden banka ismi yazılı bir kağıt… ve bu kağıt bir de şeffaf poşet ile sarılmıştı… sabırla katlanış şekline göre poşeti açtı ve kağıtı içinden çıkardı. Biraz gözlerinden uzaklaştırarak okudu. Sonra gişelerde yanan sıra numaralarına bakındı. Beklediği sıra numarası yanmış, gişe görevlisi kendisini bekliyordu. Yavaşça yere eğilip önce batonuna uzandı. Sonra koltuk değneğine uzanacaktı ki yanında oturan genç bir hanım yerden alıp amcaya verdi. Tebessümle etti teşekkürünü.

 

Yavaşça yerinden kalktı ama o gişeye gidene kadar başka numaraya gelmişti sıra. O bunu fark etmedi. Yavaşça yaklaşıp söyledi niçin geldiğini kağıtı göstererek. Banka görevlisi bireysel müşteri masasına yönlerdirdi. Bir müşterinin “şurası amca” demesiyle o masaya geçti. Dirseği ile masaya dayanarak sandalyeye yavaşça oturdu. Sesi çok duyulmuyor denileni de ilk defada anlayamıyordu. Bir daha sordu görevli nasıl yardımcı olabileceğini.

Dedi ki; “Oğlum, şükür şu yaşıma kadar bir bankaya borcum olmadı. Bana böyle bir kağıt geldi Borcum da yok. Bu nedir anlayamadım?”

Görevliye kağıtı uzattı… Döndü yandaki masada oturan görevliye; “Yoruldum kızım. Gençlık gibi olmuyor ihtiyarlık.” diye söyledi…. sözü de yorgundu, gülümsemesi de
Banka görevlisi bilgisayardan tüm bilglerine bakıp “amca içiniz rahat olsun borcunuz yok, maaş alıyorsunuz bankamızdan. Bu da o hesabın dökümü…”
“Sağ ol oğlum, iyi baktın de mi?
“Evet amca.”
“Sağ ol oğlum, sağ ol” dedi ve cebine geri koyduğu şeffaf poşete, kağıdı, eski şeklinde kat yerlerinden yine katlayarak sardı ve cüzdanına yerleştir.

 

Sonra tek kolu üzerine yüklenerek doğruldu. Önce koltuk değneğini kol altına aldı sonra da bastonuna ağırlığını vererek usulca çıktı bankadan ben de peşinden. Bu yorgun ihtiyar borçsuz geçti karşıya….ağır ağır…

Ayşe Şahin-09.11.2017

 

Share
Boyabat Gündemi hakkında 18264 makale
Boyabat Gündemi

13 yorum

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.