Yeni yılbaşına az bir zaman kaldı. Geçen sene tam bu zamanlarda 2016’ya girerken herkes de, her sene olduğu gibi iyimser bir hava vardı. 2016 yılından barış, huzur ve güvenlik bekleniyordu. Ama 2016 yılı bize bunları vermedi.
PKK’nın el koyduğu kentler, sokak sokak, barikat barikat savaşarak çok sayıda şehit vererek geri alınabildi. Şehirlerimizde bombalar patladı, yüzlerce habersiz insan canından oldu. Bombalama işini PKK ve IŞİD aralarında sıraya koymuşlar. Bir biri, bir diğeri en olmadık zamanda en olmadık yerde ölüm yağdırdı. Bunlar yetmezmiş gibi bir de postmodern(!) ve post tuhaf(!) bir darbe teşebbüsü yaşadık. Yüzlerce insan öldü. Bundan daha beteri olmaz derken, Suriye topraklarına girdik. IŞİD iki askerimizi yakarak öldürdü. Bakmaya dayanamam diye seyretmedim. Daha ne felaketler…
Neyse ki 2016’dan kurtulmamıza az bir zaman kaldı. Bütün kötülükleri geride bırakıp yeniden yeni yılda iyi ve güzel günler göreceğimizi umut edeceğiz.
İnşallah 2017; 2016 gibi çıkmaz. Ama bizim memlekette beterin beteri de çıkabilir. Bu yüzden fazla beklentiye girmemek lazım…
Keşke karpuz seçer gibi yeni yılları seçebilsek. İyi olmayan yılları pas geçip daha yeni yıllara geçebilsek… Ama ne yazık ki seçemiyoruz. Kaderde ne varsa kaşığımızda o çıkıyor. Kaderimizi de yazan kara yazmış. Her felaket bizi buluyor. Önlem alamıyoruz. Siyasi krizler, ekonomik krizler, askeri krizler hep bizi vuruyor. Bir patlamada ölecek miyiz, iflas edip aç mı kalacağız? Davul zurna ile askere gönderdiğimiz evladımız bayrağa sarılı tabut içinde mi dönecek? Belli değil. Başımız gözümüz Allah’a emanet yaşayıp gidiyoruz.
Dünyanın bu en güzel ülkesinde böyle yaşamaya müstahak mıyız?
Ne dersiniz?
Bir yanıt bırakın