Şevket Yılmaztürk Yazdı ; “Cenaze Pidesi”….

Kötü hastalık dediler. Aslan gibi adam 40 gün dayanamadı. Sabaha karşı iniltiler kesildiğinde nefes almıyordu. Nefesi düğümlendi, yutkundu, feryat etmek istedi sesi çıkmadı. Kocaman boncuk gibi bir damla yaş akıverdi, yanağından süzülerek.

Elini tuttu, sıcacıktı. ‘Ah be Kemal zamanı mıydı şimdi? Hani yirmi yılımızı kutlayacaktık. Ne istersin diye sormuştun. Saat demiştim. Her teneffüste, her bakışta seni hatırlatsın demiştim. Üç ay önceden getirtmişsin Almanya’lardan. Saklamayı da bilemedin, önceden taktım.’ Öptü ellerini, kokladı Selin öğretmen. İki çocuğu uyuyordu. Onlar uyansın istemedi. Minicik yürekleri, gecenin bir yarısı ölümün soğukluğu ile tanışmasın. Kemal’inin gözlerine son kez baktı, kapattı yavaşça. En sevdiği fuları ile çenesini bağladı, ellerini göğsünde birleştirdi.

Çıkamadı odadan dışarı. Ölüden çok korkardı. Gündüz bile ölümün sözü geçse ürperir, sustururdu konuşanları. O ölü değildi ki; 20.yıl kutlama planı yaptıkları Kemal’iydi. Baş ucun dan hiç kalkmadı. Saçlarını okşadı, sevdi. Aynanın karşısında saçlarını ne güzel tarardı. Yanlarından açılmıştı, azıcık. Kel koca ister misin diye takılmıştı daha geçen ay.

Selin İngilizce, Kemal matematik öğretmeniydi ilçenin Atatürk ortaokulunda. Selin ilçenin alımlı okumuş kızı, Kemal ilçeye 15 dakikalık köydendi . Son sınıfa geçtiklerinin yazında tanışmışlardı, ilçe panayırında. Ne gündü ama. Cambazlar bile gelmişti. Sihirbazlar çadırlarında gösteri yapıyor, ip cambazı telde yürüyor, falcılar geleceğini okuyor, köftecilerin kokuları tüm çayırlığı sararken, dondurmacılar serinletiyordu. Gazoz diye bağıran çocuk kovasındaki gazozları satmaya çalışıyordu.

Az ilerde davulcu zurnaya ritim tutarken çeşitli şaklabanlıklarla seyircisini çoğaltmaya çalışıyordu. Baloncular, düdükçüler, mantar tabancası satıcıları canhıraş çığırtkanlık yapıyordu. Dondurmacının önünde karşılaştılar. Kemal kendisine sıra gelmişken, arkasındaki sarışın bayana sırasını veriverdi. İtiş kakışlara denk gelmesin diye. Göz ucu bakıştılar. Teşekkürler, lütfenler, hadi kardeşim! Selin üç dondurmayla sıradan çıktı. Kibarca selam verip arkadaşlarına doğru yürüdü. Kemal sırada niye beklediğini dondurmacının ‘kaç liralık’ seslenişiyle uyandı.

Dondurması ile kenara çekildi, yanına yaklaşan çocuk ‘abi 25 kuruşluk da bana alabilir misin?’ sorusuna elindekini veriverdi. Aklı kaymıştı, içinde ince bir heyecanın esintisi vardı. Selin az ilerde arkadaşları ile buluşmuş, kendisine sıra veren genci arıyordu. Hoyratça laf atmaların bol olduğu ortamda rastladığı naziklik dikkatini çekmişti. Gözleri, çocuğa dondurmayı verirken yakaladı. Kardeşi falan mıydı? Yok canım çocuk hızla uzaklaşmış, kendine dondurma veren ağabeyi arkadaşlarına gösteriyordu. Selin’in arkadaşları nereye baktığını sordular.

Anlattı, hoşuna giden nazikliği. Arkadaşları kim diye bakarken kızlardan birisi tanıdı. Aaa o bizim Kemal abi. Ankara’da okuyor, öğretmen olacak, Hep çok kibardır. Köyde herkes çok sever. Hadi sizi tanıştırayım’. Kimseden cevap beklemeden ‘Kemal abiii’ diye seslendi. Sevinçle el çırptı. ‘Yaşasın akşam Kemal abi ile giderim’ dedi. Kemal yanlarına gelince tanıştılar. Selin de Ankara’da okuyordu, bölümleri farklı olunca tanışamamışlardı. Kaynaşma çabuk oldu. Güldüler, eğlendiler, okulda nasılsa birbirimizi görürüz diye sözleştiler.

Yaz çabuk geçti. Eylülü iple çektiler. Ankara eylülü çok güzel geçti. İyi anlaştılar, iyi arkadaş oldular. Sinemalara gittiler, el ele tutuşmadan. Boş zamanlarında Gazinin bahçesinde oturdular. Ziyarete gelen anne babalarına birbirini tanıttılar dostça. Anne babalar birbirini tanıyormuş, iki tarafta saygın aile. Dostluklarına hiç ses etmediler. Sevindiler hatta. Birbirlerinden iyisini mi bulacaklardı. Onların birbirlerine söyleyemediklerini iki aile ısıtmaya başladı.

Okulu bitirdikleri yaz, daha tayinleri olmadan, tayinleri aynı yere çıksın, birbirlerine sahip çıksınlar arzusu ile ne zaman istendi, ne zaman nikah kıyıldı anlamadılar. Düğün günü evleniyor olduklarını anladılar. Sükut ikrar derler ya sessizce seyrettiler olanları, hem de keyifle. Ben diyim köy düğünü, siz kır düğünü, üç gün üç gece. Davullar halaya durdu gün boyu.

Akşamları coştu gençler. Kurtlarını dökemeyen orta yaşlılar, hatta yaşlılar oynadı üç gün. Üç gün yeni sevdalar filizlendi. Pilavlar döküldü kazan kazan. Komşu köyler aktı düğüne. Üçüncü gün gelin arabası durdu geniş avlunun içine. Zurna yanık yanık çalarken davul coşturdu gençleri. Gelin arabasının etrafında halaya durdular. Kaynana sarı ineği bağışladı, birde beşibiryerde taktı inmezlik. Gelin odasına alınırken misafirler düğün pilavına davet edildi. Hoşaflar, un helvaları yenildi. Kayın baba tebrikleri aldı, düğün dağıldı.Kayın babanın hali vakti yerinde olduğundan düğün görkemli geçti.

Mutlu ayrıldı misafirler. Evlenecekler imrenerek hayal kurdular.
Zaman bu çok hızlı aktı. Son kez Kemalini saçların okşadı, gün ağarmıştı. Hısım akrabaya haber verdi. Ağıt sesine uyandı çocukları. Anladılar, acılarını içlerine gömdüler anneleri gibi. Vedalaştılar sessizce babalarıyla. Cenaze işlerine koştu, hısım akraba. Pide işini Kemalin kardeşine verdiler. Selin öğretmen Kemalimin arkasından ziyafet mi vereceğim diye karşı çıkacak oldu, konu komşu ne der diye susturdular. Yedinci gün kuran okutalım diye toplandılar baba evinde. Kayın baba öleli çok olmuştu ya, baba evi dediler.

Hocalar gelmeden kaynı pide masrafını istedi. 1600 tl harcamış. Başı döndü Selin öğretmenin. Tarlaların icarını yalnız başına alıyordu. Cüzdanını açtı, 1100 TL çıktı. Aybaşına birkaç gün kalanını o gün vereyim diyecek oldu, annesi hemen davranıp eksiği tamamladı. Odada bulunanlar şöyle bir baktı, birisi kırkı çıksa da isteseydin diyecek oldu, Selinin annesi ‘damadımın kemikleri sızlar gecikirse’ dedi. Kayın baba sağ olsaydı eline vururdu ama…

Bu pide işi Selin öğretmenin aklından hiç çıkmadı. Hoyratça buldu hep. Pide için cenazeye gelenleri gördü, sesini duyuramadı. ‘Konu komşu ne der, ölüye çok görmeyin’ söylemleri anlamsız ve yavan kaldı. Bu haziran da babası öldü. Yine pide telaşı. Karşı çıkacak oldu, ‘babandan üç kuruşu mu esirgiyorsun’ dediler. Haklı bulan çok ama söz baskısından yılıyor insanlar.

#yazıdükkanıkültürsanateğitimyazıları
#şevketyılmaztürkeylülyazıları
#cenazepidesi

YAZI DÜKKANI AKADEMİ YAZARLARI

ŞEVKET YILMAZTÜRK

CENAZE PİDESİ

Boyabat Gündemi hakkında 19256 makale
Boyabat Gündemi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın