
Balıklar bir birleriyle konuşurken; duymuş oldukları deniz ve derya kelimelerinin ne anlama geldiklerini tartışırlarmış. Denizin içinde yaşadıkları halde yaşadıkları yerin deniz olduğunu bilmezlermiş. Bazı unutkan kimseler için “balık hafızalı” denmesinin nedeni de bu olsa gerek.
Gerçekten de çoğu insanlar bir deryanın içinde yaşadıkları halde o deryadan haberleri olmuyor. Zaman zaman kendileri için çalışan, çok şeyler sunan insanların da farkında olmuyorlar. Çoğu insan; iyi bir insanın iyi insansan olduğuna öldükten sonra anlıyor. Öldükten sonra “ne iyi insandı” diyebiliyor. Sağlığında iken kıymeti bilinmiyor.
Hata iyi insanların kıymetinin anlaşılmayacağını ona kötülük yaparak gösteriyorlar. Bunun da gayet normalmiş gibi kabul edilmesi için iyi insanın kıymeti bilinmediğinde savunmak yerine, kıymetini bilmeyenlere kıymetini öğretmek içim emek harcamak yerine kolaycılığa kaçılarak; “ne olacak iyiliğe iyilik olsa kara öküze bıçak vurulmazdı”, diyerek normalleştiriliyor.
İyi, bir insanın iyiliğini sağlığında da öldükten sonra da söyleyebilen, konuşabilen saygı duyabilenlere ne mutlu! İşte iyilikten anlayan insanlar bunlardır. Bir ülkede bu tip insanlar ne kadar çok ise ülke o kadar ileri seviyelere çıkacak demektir. Sağlığında bilemedikleri halde öldükten sonra kıymeti anlaşıldığında yine biraz iyi sayılır ama iyi insan öldükten sonrada kıymeti bilinmiyor, takdir edilmiyorsa o toplumun insanları sıkıntı çekmeye bulunduğu yerden daha da geri gitmeye her zaman hazırdır.
Bir insan, her yönüyle bir melek gibi, bir peygamber gibi elbette olamaz, elbette bir veya birden çok hataları olabilir. Bu insanın yaptıkları iyiliklerle, doğrularla yanlışları tartılmalı, iyilikleri çok ise, yaptığı hatalar kendisini etkiliyor, topluma zararı yok ise, o insana, iyi insan demek gerekir.
Bu iyi insanlar da öldükten sonra unutulmazlar. Bunlardan biri de Türkiye Cumhuriyetini kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Macaristan Ankara Büyükelçisi Viktor Matis;27 Temmuz 2019 Cumartesi günü Boyabat ilçemize geldi. Geliş sebebi iyiliği unutulamayan bir Macar asıllı mühendis Ajtai Albert Kovach’
içindi. Bu mühendis Boyabat’a gelip halka ilk defa yer altı kaynak suyunu içiren, ilk defa halkı elektrik ile buluşturan kişidir. Belediye Başkanı Şefik Çakıcı bu kişiye karşı Boyabatlılar olarak vefa borcumuz olduğumuzu düşünerek ailesine ulaşmak için Macaristan Ankara Büyük Elçiliğine yazı yazar.
Elçilik bu yazıyı önemser ve bağ kurulur. Bunun için o kadar ülke meseleleri varken büyük elçi kalkıp Boyabat’a gelir. Bunlar çok güzel işlerdir. İnsana kıymet vermenin önemini gösterir.
Büyük elçi konuşurken bize bir güzel derste verir.
İşte o ders:
“1. Dünya Savaşında da Türkler ve Macarlar aynı kaderi paylaşmışlardır. Ancak bizim Mustafa Kemal Atatürk gibi bir liderimiz olmadığı için ülkemiz topraklarının üçte ikisini kaybederek 1.Dünya Savaşı’ndan büyük kayıpla çıktık”.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.